Konuşmacılar
Açıklama
Sinema, tarihi boyunca geçirmiş olduğu dönüşümlerin oldukça önemli bir bölümünü teknolojik gelişim koşullarına ve araçlarına borçlu olmuştur. Mevzubahis dönüşümlerden birini meydana getiren dijitalleşme süreci, başlangıcından itibaren pelikül olan film malzemesinin ham maddesini değiştirerek piksel tabanlı görsel düzenlemeleri mümkün kılmıştır. Lev Manovich’in deyişiyle elastik bir gerçeklikten söz edilebilmesine imkan tanıyan bu durum, teknolojik ilerlemenin sağladığı yeni olanaklar neticesinde yapay zeka teknolojileriyle birleşerek yeni kavramları ortaya çıkarmıştır. Dijitalleşme sürecinde ortaya çıkan kavramlardan biri olan ‘dijital nekromansi’, yapay zeka teknolojisi ile birlikte düşünüldüğünde filmler bağlamında yeniden ele alınması gereken bir tartışma alanı yaratmıştır. Bu çalışma, söz konusu tartışma hattında, dijital nekromansi aracılığıyla, hayatını kaybetmiş oyuncuların yapay zeka algoritmaları tarafından dijital ortamda yeniden yaratılmaları ve rollerini yeniden üstlenmeleri gibi olanakları tartışmayı amaçlamaktadır. Yapay zekanın, sahip olduğu metin, görüntü ve ses havuzu aracılığıyla hayatını kaybetmiş oyuncuların bedenen ve davranışsal olarak yeniden üretebilme yetisi; sinemada hikaye anlatımının, temsilin ve kültürel hafızanın geleceği gibi konuları etik ve sanatsal boyutlarda gündeme getirmiştir. Film yapımcıları, geçmiş dönemlerin oyuncularını yeniden canlandırarak, ikonik karakterleri ve anlatıları yeniden ziyaret etme konusunda benzeri görülmemiş bir yeteneğe sahip olma ve izleyicilere içerdiği nostaljik unsurlarla teknolojik olarak geliştirilmiş bir sinema deneyimi sunma potansiyelini elde etmiştir. Ancak bu durum bir yandan da ölümden sonra temsil ve rıza gibi etik ikilemleri bünyesinde barındırmaktadır. Dolayısıyla bu çalışma, dijital nekromansi kavramını odağına alarak, yapay zeka teknolojilerinin sinema üzerindeki potansiyel etkilerini etik, sanatsal ve teknik çerçevelerde irdelemeyi amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Dijitalleşme, Dijital sinema, Film çalışmaları, Yapay zeka
///
Film owes a significant part of its historical transformations to technological advancements and tools. The process of digitization, which is one of these transformations, has allowed for pixel-based visual manipulations by changing the raw material of film from celluloid to digital pixels from its inception. As Lev Manovich puts it, this situation, which allows for the notion of an elastic reality, has given rise to new concepts through the combination of technological progress and artificial intelligence technologies. One of the concepts that emerged during the process of digitization is ‘digital necromancy,’ which, when considered in conjunction with artificial intelligence technology, has created a discussion area that needs to be reexamined in the context of films. This study aims to discuss the possibilities offered by digital necromancy, such as the digital recreation of deceased actors and their re-assumption of roles through artificial intelligence algorithms, within this aforementioned line of debate. The ability of artificial intelligence to physically and behaviorally reproduce deceased actors through its repository of text, image, and sound has raised ethical and artistic questions about the future of storytelling, representation, and cultural memory in cinema. Filmmakers now possess an unprecedented capability to revive past actors, revisit iconic characters and narratives, and offer audiences a technologically enhanced cinematic experience infused with nostalgic elements. However, this situation also encompasses ethical dilemmas concerning representation and consent after death. Therefore, this study aims to examine the potential impacts of artificial intelligence technologies on cinema within ethical, artistic, and technical frameworks, focusing on the concept of digital necromancy.
Keywords: Artificial intelligence, Digitization, Digital cinema, Film studies,